MUSTAFA SALİM salimhoca@hotmail.com

ANKARA BAROSU KİMİN BORUSU?

27 Nisan 2020 Pazartesi 09:54

Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Ali Erbaş 24 Nisan 2020 tarihli Cuma hutbesinde "Ey insanlar! İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lûtîliği, Eşcinselliği lanetliyor. Nedir bunun hikmeti. Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir." şeklinde ifade ettiği husus gayet yerinde bir tespit olup dinimiz İslam'ın o evrensel beyanını bu vesileyle dünyanın kararan vicdanına bir bomba etkisi yapmış olmalı ki karanlık dehlizlerden ses getirmeye başladı.

İlk çıkan ses hiç de şaşırtmadı. Hem de Ankara'dan ve bir hukuk hanesinden. Hakkın Cuma haykırışından rahatsız olan hukukun güya sesi. Hak ve hukuk bu kadar mı zıt olacaktı? Hukuk hakkın ayağı değil miydi? Kim bu ayağı kesiyordu?

Ankara Barosu bir şaka mı yapıyordu? Afallandım bir an ve hani kabullenişi yanlış da olsa şu Nisan Bir Şakası yok mu? Acaba takvimler 1 Nisan'a takılı mı kaldı diye düşünmeden edemedim.

Kocaman Baro'nun şaka yapacak hali yoktu tabiki. Hukuk fakültesini yüksek puanlarla kazanıp okuyarak mezun olmuş anlı şanlı insanların oluşturduğu bu birliğin duyurusunu görünce insanlığımdan utandım.

Yüksek öğrenimli bu insanlar nasıl bir eğitimden geçmişler ki böyle cahil kalabilmişler? İnsaniyet adına erdemlilikten ne varsa nasıl da kaybetmişler? Bunlar birer meziyet de olsa ters yönden oluşan garabetler olduğu muhakkak.

Saçmalığı görüyor musunuz?

Ali Erbaş, insanlığın bir kesimini nefretle aşağılıyormuş.
Eşcinselliği savunan kesim zaten aşşağılık bir kesim değil mi? Hayvandan da deni bir yaratık değil mi? Kötülüğün ayuka çıkarılmak istenmesi değil mi? Güzelliğin içine sokulan bir çirkinlik değil mi?

Diyanet İşleri Başkanlığı görev ve sorumlulukları icabı doğruyu yanlıştan ayırarak milleti uyarıp aydınlatmakla mükelleftir. Haliyle bu kesim bir yanlışın içinde ve bu yanlış hoşlarına gitmese de düzeltilmek zorunda. Devlet olmak bunu gerektirir. Dolayısıyla devletimiz tüm kurum ve kuruluşlarıyla milletine hizmeti şiar edinmiştir. Ahlak ve erdemlilik adına yapılması gerekeni de bu kurum eliyle yerine getirmektedir.

Görevini bihakkın ifa eden bir kurumu çağlar ötesinde kalmakla yaftalayarak itibarsızlaştıran bir sivil toplum kuruluşu haddini aşarak millete rağmen devletine karşı çıkmış ve de çatmıştır. Bu fikrini de kanla besleyerek kin ve nefretini adeta vampileştirmiştir.

Ahlaksızlıkta çağın geri ve ilerisi olmayacağı için çirkin şeylerle mücadele onurlu insanların vazgeçmezidir. Onursuzluk girdabında boğulan kesimin bunu anlaması mümkun değildir.

Tarihi derinliklerde yerini bulan ve doğma diye itibar edilmeyen ilahi kaynaklarda bahsi geçen Lut kavminin başına gelen felaketi bu insan müsveddelerine hatırlatmak isteriz.

Sodom ve Gomore halkının o çirkin ve bir o kadar ibretlik müze raflarında yer alan taşlaşmış vaziyetteki pozisyonları ne oldu da bu kelli felli insanlara ilham kaynağı oldu?

Sahi bu Barolar kimin adına borazanlık yaparlar?

Korona virüsünün yayılmaması adına aldığımız ve uluslararası boyutta kendisinden söz ettiren ciddi önlemlerimiz karşısında Sağlık Bakanlığımızın özverili gayretlerine rağmen Tabibler Odası Başkanının küstahça ve iftiraya dayalı beyanatları biz milleti çileden çıkarması yetmemiş gibi Ankara Baro'sunun ani bir refleksle ahlaksızlığın avukatlığını yaparak bunu savunmaya kalkışması bu toplulukların dış güdümlü oldukları intibahlarını da dikkate aldığımızda bağrımızda meğer ne zehirli yılanlar besliyormuşuz da haberimiz yokmuş.

Aslında tüm bu olup bitenler uyanmakta olan bir milletin kendine gelişinin düşmana verdiği korkunun çığlıklarıdır.

Diyanet İşleri Başkanımız gayet yerinde bir tespitte bulunmuştur. Millet olarak yanındayız. Artık o eski zamanların taşları bağlı, köpekleri dışarda aylak aylak gezilen sokakları, yerini milletin güvenini kazanmış erdemin kol gezdiği sokaklara bıraktı.

Bu rezalete dur demenin zamanı gelmiştir.
Hatırlarsınız, sosyal medyada dolaşan " Degerli arkadaşlar. Son günlerde yayılan bir mesajla çocuklarımızdan bir kağıda gökkuşağı resmi yapıp pencerelere yapıştırılması istenmektedir. Eğitim camiası da bu akıma kapılmıştır. WhatsApptan velilere ödev olarak yollanmaktadır. Bu bir LGBTİ projesidir. Gökkuşağı onların sembolüdür. Mayıs ayında yapacakları Onur! Yürüyüşünün bir ön hazırlığıdır. Bu mesajı yayıp uyaralım. Öğretmenlerimiz ve Çocuklarımız bu projenin bir parçası olmasın. LGBT sapıklarına destek vermeyelim." mesaj, adeta kanımızı dondurmuştu. Biz de bu minval üzere  uyarma görevimizi yaparak etkili olduğuna inandığımız faaliyetlerde bulunmuştuk.

Bu konudaki ikazlarımız devam ederken yine bu hususla alakalı benzer bir mesaj daha alıyorduk.

24 Nisanda Ramazan’ın İlk gününde Netflix Kanalında “Aşk 101” adında bir dizi yayınlayacaklar. Konusu Hz.Lut (as) kavminin helak sebebi olan Eşcinselliği insanlara sevdirmeye çalışacaklar.
Başrölde oynayan Kişinin ismini de Osman koydular.
Ramazan ayımızda Meleklerin Haya ettiği Hz.Osman (ra) nın ismi çok kötü bir amaçla kullanmış olacaklardı.

Kan dondurucu bu alçak faaliyetler karşısında yine rahat duramayacaktık ve gerekli girişimlerde bulunmaya çalışmıştık.

Daha bunun şokunu atlatmadan ekranlarda eşcinsel düğün görüntüleri yayılmaya başlandı.

Toplumu ahlaken çökertmenin planını yapan bu harici bedbahlara bir Baro, alet olmamalıydı.

Çocuk ve kadına yönelik tecavüzler karşısında kılı dahi kıbırdamayan odaların, birliklerin ve baroların neden sessiz kaldıkları bu ahlaksızca bir yapıyı savunmadaki tutum ve davranışlarından anlaşılmış olmaktadır.

Çok tehlikeli durumla karşı karşıyayız. Bir virüs karşısında milletçe kenetlenirken gösterdiğimiz itinanın daha da fazlasını bu ahlaksızlık karşısında göstermeliyiz. Virüsün elbet aşı gibi bir çaresi bulunacaktır ve insanlık kurtuluşa erecektir. Fakat bu ahlaksızlık hastalığına yakalanan insanlara mani olunmazsa tüm insanlığı kaybederiz. Tarih bunu örnekleriyle dolu. Allah'a inanmayan insanlar için bir mana ifade etmese de Rabbimin gazabı geldiğinde Lut kavminde olduğu gibi iyi ve kötüyu ayırt edilmeden felaket herkese dokunacaktır. Bugüne kadar ki zulümlerin hesabını korona ile sorgulayan ilahi kudreti ne çabuk unutur olduk?

Lut kavmini helak eden fiiliyata karşı olduğumuzu göstermenin zamanı.

Sosyal dokuyu kemiren uru sökme zamanı.

Bu ahlaksızlığı bugün durdurmazsak, yarın çok geç kalmış oluruz.

Hakkı haykırarak insanlığımıza sahip çıkmak, susmakla dilsiz şeytan olmaktan ancak kurtulmuş oluruz.

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #