MUSTAFA SALİM salimhoca@hotmail.com

SALYALI MANKURTLARIN ZİHİNSEL KODLARI

08 Mart 2020 Pazar 11:30

Ne garip bir dünyada yaşıyoruz. Kendi ülkesine iftira atacak kadar alçalmış zihnin mensubu yaratıklarla aynı atmosferi paylaşmak ne acı verici. 

Çanakkale Zaferimizin kutlama etkinliklerinin yapılacağı 18 Mart'ın arefesine yaklaşırken o günün aziz hatırasını kirletmeye matuf yaklaşımların zaferin menşei olan mekandan çıkması bizi hayrette bıraktığı kadar, önceden düşünülmüş kirli bir planın sahne alışı yönüyle de nefret ve kinimizi depreşe geçirdi.

Ortadoğudaki başarımızla taçlandirdığımız baharımıza karşın tahammülsüzlük girdabinda olan Çanakkale belediyesi Başkanı bir konuşmuş, pir konuşmuş desek de inanmayalım. Çünkü bu tür ihanet içerikli sözler, sarhoş kafalardan çıkar ancak. Ondan da ne hikmet aranır ne de bilimsel bir derinlik. Sonuçta lakırdılar sığ bir yapının çıktısından başka bir şey değildir.

 Rakı masalarında keyf çatan sahoşluktan da daha beter bir sarhoşluk bu. Çünkü devletini seven adamın sarhoşluğu geçtiginde ne dedigini bilmediği için uyanırken edeceği özur belki kurtarır böylelerini amma hain olanın her dem küfür sarhoşluğundan ihanetini izharla kin kusuşunu affetmek mümkün değildir.

Bu bir ihanettir ve ihanetler hiçbir devlette cezasız bırkılmamıştır.

 Hem öyle bir ihanet ki bu, medarı iftiharımız olan Canakkale Zaferimizin sath-ı mekanından mesul bir belediye reisinin ağzından çıkıyor olması en büyük cezayı gerektirecek derekede, yedi iklimi cihanın tüm nefretini içine alan bir ihanet olarak duruyor karşımızda. 

"Bedrin arslanları ancak bu kadar şanlı idi" mısrasında dile getirilen kahramanlarımızın kanıyla yoğrulan tepeleri bugün boş gören kirli zihinleri iyi tanımalı ki gaflete düşüp  düşmanın safında yer almayalım. 

Şehitlerimizin kanları hürmetine ve hatiralarını canlı tutmak için Çanakkale gibi kutsal bir beldeyi kirletenlerin bıraktıkları necasetlerden buraları temizlemeyi görev addedip  kendilerine layık torunlar olduğumuzu göstermek adına  bize emanet ettikleri bu şehitler tepesine sahip çıkalim.

Ağızlarındaki salyalarla hatıramızı kirleten ihanet şebekelerine ister harici ister dahili olsun aralarinda fark gözetmeksizin hiçbirine göz açtırmayalım.

Bizi yok etmeye çalışan düşmanla mücadelede şehid olan kahramanlarımızin bize biraktığı bu topraklarda bugün o düşmanların izinde gidip, onların ağzıyla konuşan insanların bu mekanlarda saltanatları süruyorsa Çanakkale savaşı bitmemiş demektir. 

Ecdadımızın feth ettiği topraklarda esaret zincirine mahkum zihinleri feth etmek de bizim görevimizdir. 

Kurşunların kaleme, bombaların virüse evrildiği, uzaklıkların bir dokunuşla yakınlaştığı, sanal alemin gerçeğin önüne geçtiği zamanın değişkenliği hızla sürerken, içimizdeki uyuşmuş küçük beyinlerin yavaşlığına tahammülümüz kalmadı artık. 

Çok hız ve suratlı oluşumuzu düşmanın peşinde gitmekte değil kendi genetiğimizi yakalamada, ruhsal kodlarımızı çözmede kullanmalıyız. 

Bizi kodlarımıza ulaşma yolunda ayırmaya çalışan zihniyetin kullandığı ne kadar araç ve  imkanlari varsa hepsiyle mücadele etmemiz en az Çanakkale savaşı kadar önemli ve bir o kadar zor bir harp mesabesindedir.

Düşman zihniyetiyle yaşamak coğrafi olarak sınırları belirlenmiş bir satıhta özgür olunsa bile bu sadece görünürde ve bedenen olacağı için mankurtlukluğun modarnitesinin haricine cıkmayacaktır. 

Zamane mankurtluğu güneş altında bırakılıp kafasına geçirilen derinin ugrattığı zihinsel değişimin de ötesinde daha da tehlikeli bir mankurtluktur. Çünkü bunda görünen şey bilinç süsü verilen bir aldanıştan ibaret olduğu için burnunun dibindeki mankurtları bile farkedemiyorsun. 

Bu yüzden kendini özgür zanneden kandırılmış insanımızın zihnen fetihleri bir İstanbul fethinden daha zor ve bir Çanakkale zaferinden daha çilelidir.

Öyle garip zaman ki bir taraftan ruhsal kodlarını yakalamış Anadolu erenlerinin yedi duvele karşı kazandığı başarılar dilden dile dolaşırken diger taraftan bu başarıyı karalamak hatta yok saymak için düşmandan bile daha acımasız davranan hainlere şahit olabiliyoruz 

Biri boş beynini şehitler tepesine geçirmeye çalışırken, terörle iç içe olan bir diğeri ülkesini terör orgütlerine verdiği destek iftirasıyla karalamaya dursun, beride iha ve sihalara hirlayan birinin çıkardığı iniltilerde bunların kendisine battığı zannına bizi sevkederken kuyruğa basılınca sesi çıkaran baş ile kuyruğun ayni zihniyete ait oluşunu görmek eskiden olduğu gibi bizi hayrete düşürmüyor artık. 

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #