Paylaşılan bir haritada İsrail, yeşil renge büründürülen İslam coğrafyası ülkeleri arasına kırmızı bir nokta biçiminde gösterilmiş ki bu da adeta vücuttaki kanser hücresi benzerliğiyle dikkat çekiciydi.
İslam alemi vücudundaki bu pis ve habis uru söküp atmadığı sürece ağrı ve sızılarından kurtulamayacaktır.
Acilen bir ameliyat gerçekleştirilmek zorunda.
Öyle zannediyorum ki bu son olaylar o beklenen ameliyat girişimleridir.
Bu ameliyatın işaretleri bindörtyüz yıl önce verilmişti.
Bundan bir asır önce bu mikrobu önleme gayretleri olsa da imkanlar elvermemiş ve mikrobun vücuda girişimi engellenememişti.
Tarihler 1947 ve ve 67'leri gösterdiğinde hastaya müdahaleler peşpeşe gelse de tedavi akamete uğramış ve maalesef habis urun büyüyüp yayılmasına engel olunamamıştı.
Coğrafya'nın Türkiye cihetinde güçlenmeye başlamasıyla bu habis ura yönelik ciddi girişimler hissedilmeye ve bu zararlı hücreden kurtulma ümitleri de yeşermeye başladı.
Habis urların zaman zaman azdığı dönemlerin olduğu bilinen gerçeklerdendir. Bu İsraili habis ur, vücudun güç devşirdiği bu süreçte son bir umutla bir hamlede bulundu. Sanki bu hamle ile vücudun güçlü olup olmadığı test edilmiş oluyordu.
Görünen o ki elhamdülillah vücudumuz sağlam ve organlar arasında konsensüs bugüne dek olmadığı kadar güçlü.
Türkiye'nin başını çektiği İslam coğrafyası kuzeyde Türk İslam, güneyde de Arap İslam
aleminin olup bitene bigane kalmaması, Orta Asya müslüman devletleriyle batı güney eksenindeki Afrika kıtasının müslüman devletlerinin teyakkuzda oluşu İslam birliği adına tevhidi bir sahiplenme olma noktasında kayda değer gelişmelerdir.
İsrail'in Filistin topraklarındaki ısrarı bildiğimiz gibi Arz-ı Mev'ud inanışlarının bir sonucu. Bugün Siyonizm'in Yahudiliğin ilahi mesajıyla ilgisi kalmamış seküler bir anlayışın merkezi olmasına rağmen İsraioğullarını sevk ve idare ederek onları yönetmek istediği bilinmekte, bu sebeple ilahi mesajdan kaynaklı bu inanışı ısrarla sürdürmekte ve sahiplenmektedir. Masonik örgütlenmeleriyle de her ülkede faaliyetlerini devam etmekteler.
Dünya siyasetine örgütleri aracılığıyla yön verdiklerinden olgulardan daha ziyade algı operasyonlarıyla dünyanın olay ve şahıslara bakış açısını bir anda değiştirerek iyiyi kötü, kötüyü de iyi gösterebilmekteler. Bu sebeple Filistin direnişini bir terör eylemi gibi sunuyor ve terör devleti olmalarına rağmen kendilerini haklı lanse etmeleri de artık sır olmaktan çıkmıştır. Haliyle çok rahatlıkla Hamas, birden dünya gündemine en azılı bir terör örgütü olarak düşebiliyor.
İsral'e karşı başlatılan 'Aksa Tufanı', Hamas gemisiyle yoluna devam ediyor ve beklenen kurtuluş ve zaferin ayak sesleri de çoktan duyulmaya başladı ki bunun ilk haykırışı 'One Munite' ve 'Dünya beşten büyüktür' nidasıyla gösterdi kendisini.
Dünyayı yöneten derin ailelerin olduğunu duymayan tek bir sağır sultan kalmasa da bunların Yahudi olduklarının nedense hep es geçildiği bilinmiş ki bu da hep malumun ilanı önündeki engel olagelmiştir.
Örneğin;
Rothschil Ailesi, dünya banka sektörünün sahibidirler.
Rockofeller Ailesi petrol baronu olarak bilinirler.
Oppenheimer Ailesi dünya elmas piyasasının kontrolünün elinde olduğu ailedir.
DuPont Ailesi iç gargaşa ve savaştan sorumlu bir ailedir.
Astor Ailesi dünyanın tüm eğitim faaliyetlerini kontrol eden bir ailedir.
Collins Ailesi, satanist akımlarla beyin kontrolünü elinde bulunduran bir ailedir.
Freeman Ailesi, ABD başkanlarının danışmanlığını yapan bir ailedir.
Lord Ailesi, döviz kontrolörlüğü yapan bir ailedir.
Bush Ailesi, sermayeleri yönlendiren bir ailedir.
Koch Ailesi, petrokimya endüstrisi dışında finans, sağlık ve vakıf işleriyle ABD adına manüplatif işlere imza atan bir ailedir.
Soros Ailesi, hedefte olan ülkelerin ekonomisini batırıp o ülkeyi yardıma muhtaç hale getirerek IMF'ye mahkum eden bir ailedir.
Murdoch Ailesi yaptırdığı haberlerle ailelerin kirli işlerini örterken yayın yaptığı birçok ülkede bu ailelerin çizgisine gelmeyen hükümetlere itibar kaybettirmek için tüm gücünü harcar. FOX TV bu ailenin yayın kanalıdır.
Bu Yahudi aileleri bürokrasiden siyasete, askeriyeden adli makamlara, medya patronluğundan şirket yöneticiliğine varıncaya kadar tuttukları köşelerde dünya üzerindeki tüm mali ve idari kararları alarak dünya kontrolünü ele geçirmişlerdir.
Ancak tevhidi hareketimizin bunları rahatsız ettiğini FETÖ ile bildik ve PKK'dan anladık. Diğer taraftan içimizdeki köşe başındaki Sabetaistler ise bunun en bariz örneği oldu. FETÖ'ye vurduk ses bunlardan geldi. PKK'nın inlerine girdik çığlığı bunlar attı. Suriye'liler başta olmak üzere sığınmacı kardeşlerimize sahip çıktık rahatsızlığı bunlar körükledi. Filistin'de bugün yaşanan olaylar ve kalkışılan onurlu direniş, Türkiye'deki gelişmelerden asla bağımsız değildir. Organlar arasındaki güçlü konsensüsten bahsederken kastımız buydu.
Biz içimizde bunları yaşarken topraklarında sapan atan Filistinli çocuklar bugün büyüdü ve dün attıkları sapan yerine bugün Yahudi'nin tükürülmez yüzüne roket ve füze atıyor.
Atılan roket ve füzeler İsrail'i çil yavrusu gibi dağıtırken, aynı hengameye maruz kalan Filistinli direnişçiler ise tevhidin birer meşalesi olarak arzı endam etmekteler.
Dün yükselerek gökkubede yankılanan müslüman Türk'ün 'one munite'si bugün ete kemiğe bürünmüş bir füze olarak müslüman Filistin'linin eliyle alçağın suratına inmekte...
Dün, kendisini dev aynasında gören beş büyük, bugün cücelikte yerlerde debelenmekte.
Son yüzyılda İslam'ın dünya üstündeki siyasi ağırlığının zeval bulmasıyla zirveye ulaşan haksızlıklar, İslam'ın tekrar hakimiyetiyle ancak bertaraf olacaktır.
Bugün Filistin'de yapılan, cihadi bir harekettir. Bu hareketin, gücünü Türkiye'den aldığının hesabını yaptığımızda ülkemizde yirmibir yıldan beri siyaseten verdiğimiz mücadelemizde ne denli büyük bir cihadın mensupları olduğumuz da anlaşılmış olmaktadır.
Yahudilerin 'Gargat' ağacına sığınmalarının dahi fayda vermeyeceği bir yokoluşta kendilerini bekleyen sonuç yarın, hatta yarından da yakındır.
Mustafa Salim
08 Ekim 2023, Ankara